Technorati Etiketleri:
krank mili • biyel kolu pedalı • marş motoru aeoreyaj • transmisyon mm • uneraıısıyeı • vn,
e& ÜULUÖİ ve arka aks • elektrik tesisatı • bujiler • akümülâtörler,
dinamo,
ateşleme bobini,
distribütör,
frenler,
siper camı,
cam silecekleri,
zırhlı cam,
reflektörler,
antijel,
radyatör,
egzoz borusu,
direksiyon,
amortisörler,
tekerlekler,
lâstikler,
süspansiyon,
klakson,
farlar,
kilometre sayacı,
kalorifer,
hız sayacı,
antivolkrank mili
Görünüşüyle bildiğimiz marangoz matkabını andıran ve onun gibi bir kol vasıtasıyla çalışan kran miline "manivela mili" de denir. Genellikle dövme demirden yapılmıştır. Krank mili, biyel koluyla motorun pistonuna bağlıdır. Pistonun, biyel kolu aracılığıyla krank milinin dirsekleri üzerine yaptığı basınç, mili döndürür. Bu dönme hareketi de, bir iletim düzeniyle, otomobilin tekerleklerine aktarılır. Krank mili üzerindeki dirsekler, milin ekseninden bir hayli çıkık olduklarından, dönme sırasında bir dengesizlik durumu meydana getirebilirlerdi. Bu sakınca, dirseklerin ağırlığına eşit birer denkleştirme kitlesiyle önlenmiştir. Krank milini donatan küçük eksenlere, biyel kolu ayaklan eklemlidir. Her biyel ayağı için bir eksen vardır. Ancak "V" tipi motorlarda, iki biyel ayağı, bir eksene eklemlidir. Motor kuvvetinin krank miline iletilmesi sırasında motordan kuvvetin akışı düzenli değildir. Bazı anlar vardır ki, krank miline başka anlardakin-den daha fazla kuvvet biner ve mil, daha hızlı dönmek zorunda kalır. Bu durum, krank milinde bir burulma tireşimi meydana getirir. Bu titreşim, titreşim amortisörü veya "damper" adı verilen ve bir çift küçük volanı olan bir aygıtla kontrol altına alınmıştır. Bu aygıt olmasaydı, krank mili, belli bir hızdan sonra, aşırı burulma nedeniyle kırılabilirdi.
Vantilatör kayış kasnağı da, buna takılı durumdadır. Krank mili, tekerleklerden başka, motorun diğer eklemli parçalarını (karbüratörü besleyen pompa, yağlama ve su pompaları, elektrik akımını sağlayan dinamo, vantilatör gibi) harekete geçirir. Dört devirli motorların ölü anlarında, pistonlar itici güç sağlamadıkları zaman, krank milinin ucuna yerleştirilmiş volan tarafından biriktirilmiş enerjinin bir bölümü, iletim düzeniyle aktarılmaya devam eder.
biyel kolu
Biyel kolu. pistonu krank miline bağlayan ve pistonun doğrusal gidip gelme hareketini, krank milinin sürekli dönme hareketine çeviren parçadır. Dövme çelikten ya da çok dayanıklı bir alUminvum alaşımından yapılmış olan biyel kolunun, içleri oyuk bir baş, bir de ayak kısmı vardır. Ayak kısmı, pistonun eksenine. baş kısmı ise. krank milinin eksenine eklemlidir. Biyel kolunun orta kısmına biyel gövdesi denir. Hareket halindeki biyel kolu. bilindiği gibi. sürekli bir sürtünme durumundadır. Bu sürtünmenin biyel koluna
zarar vermemesi için. biyel başının içine, "regula yatağı" denilen kurşun ya da kalay alaşımından yapılmış, aşınmaz yataklar yerleştirilmiştir. Biyel kolunun aşırı ısınması veya eksik ya da hatalı yağlama sonucunda regula yatakları erir ki, bu olaya "biyel akması" denir. Bu durumda motordan büyük gürültüler çıkar, motor derhal durdurulmayacak olursa, biyel kolu kırılır ve karter delinir. Krank muindeki yağlama kanallarından gelen yağ, biyel kolu başındaki deliklerden geçerek, biyel kolu yağlama kanalını besler. Büyük bir hızla dönen küçük silindirli motorlarda, regula'nın yerini iğneli bir rulman alır. Böylece, biyel başının yağlanması ko laylaşmış olur.
supaplar
Supaplar, motorun en çok çalışan parçalarıdır. Her silindirin iki supabı vardır. Bunlar ısıya dayanabilecek kalitede, özel bir çelikten yapılmıştır. Hızlı bir tempoyla, silindirlerin enime ve egzoz deliklerini açıp kapamak suretiyle, yanıcı gazları alır, yanmış gazları atarlar. Dakikada 4000 devir yapan bir motorda, supaplar, her yüz saniyede bir açılıp kapanırlar. Supapların açılması, krank milinin çalıştırdığı tevzi milinin dişlileri tarafından, kapanması ise yaylarla sağlanır.
Bazı motorlar, hidrolik supaplarla donatılmışlardır. Bunlar sessiz çalışırlar.
kam mili
Buna "eksantrik mil" de denir. Çelikten' yapılmış olan bu parça, motorda, krank miline paralel olarak yer alır. Kam milinin üzerinde,, "kam" adı verilen birtakım çıkıntılar bulunur. Bu kamlar, kam milinin dairesel hareketini doğrusal harekete çevirerek, supapların açılıp kapanmasını sağlarlar. Kamlar, kam milinin üzerine o şekilde yerleştirilmiştir ki. silindirlerdeki emme ve egzoz supaplarını, motorun dört devirli çalışma düzenine uyacak biçimde açıp kaparlar. Kam mili, hareketini krank milinden alır, krank miline yarı dişliler veya zincir dişlileri vasıtasıyla bağlıdır. Krank milinin yarım devriyle, bir tam devir yapar, yani motorun hızının yarısı kadar bir hızla döner. Kam milinin hareketini sağlayan çarkın diş sayısı, krank miline ait çarkın diş sayısının iki katıdır. Krank milinin her devrinde, kam mili, üzerindeki kamlara bağlı olarak çalışan düzenle, silindirlerin emme ve egzoz supaplarının açılıp kapanmasına ve distribütörlerin çalışmasına kumanda eder. Silindirleri bir sıra halinde düzenlenmiş motorlarda, kanı mili, silindir hlo-kunun alt kısmında bulunan yataklara oturtulmuştur. Buna karşılık, "V" tipi silindir düzeni olan motorlarda ise. bu mil. silindir bankoları arasında ve krank milinin üstünde ver alır.
karbüratör
Silindirlerde patlayacak olan hava ve benzin buharı karışımının daha önceden hazırlanmış ve belirli bir dozda olması gerekir. Bu görevi karbüratör yapar. Karbüratörler, aldıkları gaz karışımının karbüratöre giriş yönüne göre, yatay karbüratör, dikey karbüratör ve ters karbüratör diye adlandırılırlar. Karbüratör başlıca iki bölümden meydana gelir: Benzin haznesi ve benzin buharıyla havanın karıştığı karbürasyon haznesi. Benzin haznesine bir boruyla gelen benzin, bir şamandıra ile bunun üstündeki bir tıkaç tarafından belirli bir düzeyde tutulur. Bir miktar benzin emildiğinde, benzin haznesindeki benzin seviyesi alçalır ve şamandıra aşağı iner. Şamandıraya bağlı tıkaç da alçalarak, tıkamakta olduğu benzin borusunu açar. Bunun üzerine, benzinin seviyesi tekrar yükselir ve onunla birlikte şamandıra da yükselerek, tıkaç, boruyu tekrar kapatır. Ve bu çalışma, böylece sürüp gider. Silindir biçimindeki karbürasyon haznesi, hem dışardaki havayla, hem de motorla bağlantılıdır. Karbürasyon haznesiyle benzin haznesi arasındaki bağlantıyı ise jikle denilen boru sağlar. Jikledeki benzin seviyesi ile benzin haznesindeki benzin seviyesi aynıdır. Motor durduğu zaman, jikledeki benzin, jikle deliğinden taşmayacak seviyede kalır. Motor çalışırken, emme supabının açıldığı ve silindirle karbüratör arasında bağlantı sağlandığı sırada, silindir aşağı inince, karbürasyon haznesine hava girer. Hava akımı, jiklenin yanındaki bir boruyla daha da şiddetlendirilir. Benzinin belirli orandaki hava ile karıştırılarak püskürtülmesi böylece gerçekleşmiş olur. Karbürasyon haznesinin çıkışında, gaz kelebeği denilen bir kapakçık bulunur. Gaz pedalı tarafından çalıştırılan ve bir eksen çevresinde hareket eden gaz kelebeği, jikleden sonraki karbürasyon bölmesini açıp kapamak suretiyle, motora islenilen ölçüde yürütücü gücü verecek miktardaki gazın akımını düzenler.
Motorda, silindir sayısı kadar, gaz emme borusu bulunur. Karbüratörün, ayrıca, yakıtı süzmeye yarayan bir benzin filtresi ile, tozları tutan bir hava filtresi vardır.
gaz pedalı
Otomobilin, kullanılması en fazla dikkat isteyen parçası budur. Çünkü, sürücüye çok güçlü olduğu duygusunu veren, gaz pedalıdır. Direksiyon başına geçen kimse, kendisini hız sarhoşluğuna katırıp, gelişigüzel gaza basmaktan sakınmalıdır.
Gaz pedalı, motorun yakıtla beslenmesini, dolayısıyla gücünü, sürekli olarak kontrol altında tutar. Pedal, bir çubuklar düzeni aracılığıyla, gaz kelebeğinin açılıp kapanmasını sağlar. Pedala basıldığı ölçüde, gaz kelebeği de açılır ve bunun sonucu, daha büyük hacimde gaz emen motorun gücü artar.
</DIV>