MADDE İÇİNDE SEYAHAT
Eğer bir gün madde içinde seyahat edebilseydik, sıvı gaz ve katıları belli bir sıcaklıkta aynı anda bulabilecektik. Balonun içinde bir tuz kristali, bir damla su ve tabii ki hava vardır. Eğer hepsi sıvıya dönüş-türülürlerse enerji seviyeleri farklı olacaktır. Tuzun erimesi için ısıtılması ve gazın sıvı hale getirilmesi için soğutulması gerekecektir. Eğer moleküllerin faaliyetlerine daha dikkatlice bakabilseydik oksijen ve azot moleküllerinin havada ra-
hatlıkla hareket edebildiklerini görebilecektik.
Su damlasına ulaştığımız zaman, moleküllerin daha düzenli bir şekilde hareket ettiklerini görecektik. Son olarak da, tuz kristaline ulaştığımız zaman, klor ve sodyum atomlarının birbirlerine bağlanarak düzenli şekiller oluşturduklarını görecektik.
DURUM DEĞİŞİKLİĞİ
Demir gibi pek çok katının erime ışılan çok yüksektir (1500°C.) Metal ilk önce kırmızı olur sonra beyaz ve sonunda bağlar kırılır ve metal erir. Erimiş demir 2800°C'de buharlaşır. Demir de su gibi durum değiştirmiştir fakat enerji seviyesi daha yüksektir. Sıvıların kinetik enerjisi her zaman için katıların titreşim enerjilerden fazladır. Demir ısıtılınca enerji emi-
lir, molekül faaliyetleri artar ye ısı yükselir. Fakat demir erime noktasına geldiğinde daha fazla ısı verilmesine rağmen sıcaklık sabit kalır. Sıcaklık ancak bütün metal eridikten sonra artar.
Erime sırasında alınan ısıya ergime ısısı denir. Bu ısı, sıcaklığı artırmadan ziyade, demiri katıdan sıvıya dönüştürmede kullanılır.
Sıvı buhara dönüşünce, bu dönüşüm için gereken enerjiye buharlaşma ısısı denir. Bir maddenin fiziksel durumunu değiştirmek için gereken ısı,miktan aynı ağırlıktaki madde için aynıdır. Eğer sıvı buharlaşmaya bırakılırsa ısısı düşer. Kinetik enerjisi fazla olan moleküller buharlaşır ve böylece kalan sıvının ortalama kinetik enerjisi düşer.
SUDA YÜRÜYÜŞ! '
Bir çok çocuk suda yüreyen ince bacaklı bir böcek gördüğünde şaşırır. Bu doğru olamaz, suyun üzerinde hiçbir şey yürüyemez diye düşünürler. Fakat gerçekten de ayakları ıslanmayan ve böylece suda yürüyen böcekler vardır.
Bunu yapabilirler çünkü, suyun yüzeyindeki moleküller, suyun yüzeyinde olmayan ve her tarafı başka moleküllerle çevreli olan, moleküllerden farklı davranırlar,.yüzeyde molekülleri aşağı doğru çeken bir kuvvete karşılık, yukarı doğru çe-
ken bir kuvvet yoktur. Bunun sonucunda, yüzeydeki moleküller aşağı doğru çekilirler. Yüzeydeki molekül sayısı olabilecek en az miktardadır ve bu yüzden yüzey bir deri gibidir. Bu olay 'yüzey gerilimi' olarak bilinir ve bir 1x5-cek suda yürüdüğü zaman bu kuvvetler sayesinde su yüzeyinde durur.
Bir iğnenin suda yüzmesini sağlayan yüzey gerilimidir. Bir iğne su emici bir kağıtla su yüzeyine koyulur. Bir süre sonra kağıt suyu emer batar fakat iğne su yüzeyinde kalır.
Eski bir teori çürütülüyor
Yüzey gerilimi olayı, eski bir teoriyi 'su pompalamadan yukarı çıkartılamaz' çürütmüş oluyor. Bu pom-pasız yükselebilir. Bu kılcallıktan olur. Su moleküllerinin birbirlerini veya su moleküllerinin cam yüzeyi tarafından çekilmeleri. Eğer su dar bir cam içine koyulursa, su molekülleri ile cam yüzeyi arasındaki çekim, su moleküllerinin kendi aralarındaki çekimden fazla olacağından su yukarı doğru tırmanmaya başlayacaktır.
Bu olaya başka bir örnek olarak bir küp şekerinin suyu yukarı doğru emmesini verebiliriz. Şeker tanecikleri arasındaki boşluklar cam yüzeyi gibi davranır ve su şeker doyana kadar yukarı tırmanır.
Eğer bu kılcal tüp suyun içine batırılma su tüpün içinde yükselmeye başlar. Tüp ne kadar derine batiniırsa su o kadar fazla yükseğe çıkar. Suyun yükselme miktarı tüpün çapıyla ters orantılıdır. Çapı beşte bir milimetre kadar olan bir tüpte su 15 cm. yükselir. Tüpün çapı ve suyun yüksekliği arasındaki ilgi Jomes Junn tarafından bulunmuştur. (1684-1750)
Su moleküllerinin yüzey derisi
Yüzey gerilimini kırma
Yüzey gerilimi, su damlasının şeklinin sebebidir. Moleküllerin içeriye doğru çekilmesinden dolayı, su damlası küresel bir yapı şeklindedir. Bu kürenin şekli biraz yamuktur çünkü damlacığı aynı zamanda yerçekimi kuvveti de etkiliyordunFakat bu gerilimi kolaylıkla kırabiliriz.
19 Nisan 2009 Pazar
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder