Metaller ve Yarı Metaller
Modern bir Endonezyalı gümüşçü, sanatını eski usûlde yapıyor. Üfleyerek oluşturduğu ısıyla katı ve şekilsiz bir gümüş metalini ısıtıyor ve metal yumuşayınca, çekiciyle ona şekil veriyor. İnsanlar tarih öncesi çağlardan beri metalleri, yarı metallerin (Metallerin bazı özelliklerine sahip olan ametaller) ısıtılınca yumuşadığını biliyor. Bu bilgi, insanlığın metal çağına geçmesini sağlamıştır. Metaller bugün de hayati önem taşıyorlar...
DEĞİŞİK TİPTE ELEMENTLER
Her öğrenci, bakır, demir ye gümüşün metal olduğunu, hidrojen ve oksijenin metal olmadığını bilir. Fakat bazen bu ayırımı yapmak o kadar kolay değildir.
Metal diye sınıflandırılan elementlerin pek azı bir öğrencinin bildiği metal tanımına uyar. Bıçakla kesi-lebilen ve suda yüzen (yumuşak ve gri renkte) bir maddeyi bilmeyen birine göstersek ve bu maddenin sodyum olduğunu ve demir ve alüminyum gibi maddelerle aynı sınıftan sayıldığını, yani metal olduğunu söylesek oldukça şaşırırdı. Metalleri genellikle sert cisimler olarak ve ancak yüksek basınç altında şekilleri değiştirilebilen ve genellikle parlayan maddeler olarak biliriz. Bilim adamları bir elementin metal sayılabilmeşi için, iki şart daha koşmuşlardır. İyi ısı ye elektrik iletmeleri gerekmektedir. Bir metalin bilimsel olarak tanımı, iyi ısı elektrik ileten, parlâK ve kırılmayan maddelerdir. Bütün maddeler farklı oranlarda da olsa bu özelliklere sahiptir. Bu özelliklerin bir kısmına sahip olan maddelere yarı metaller, hiçbirine sahip olmayanlara ametaller denir. Bütün metallerden tel yapılabilir. Metal diye sınıflandırılan maddelerin özellikleri çok farklı olabilir. Erime ısıları 70°-3.370°C arasında değişir. Bir çok metal saf olarak kullanılmaz. Fakat birkaçı karıştırıldığında, çok büyük kullanım alanları olan alaşımlar elde edilir.
İLETKEN OLARAK METALLER
Daha önce gördüğümüz gibi, bir maddenin metal olması için gereken şartlardan ikisi ısı ve elektriği iletebilmesidir.
Metallerin atomları, bir veya daha fazla elektronu bırakırlar ve artı yük oluştururlar. Bu elektronlar, rahatlıkla hareket edebilir ve elektrik atanında, elektriği iletebilirler. Küçük binada çatıdan yere kadar uzanan metal teller vardır. Bunlar şimşekleri çekerler ve oluşan elektriği güvenli bir şekilde yere ulaştırır.
Metallerin atomlan aynı zamanda ısıyı da iletir, bu nedenle çaydanlık ve tencere olarak kullanımları çok yaygındır. Bakır oldukça iyi bir iletkendir. (Gümüş daha iyi iletkendir , fakat pahalıdır) Bu nedenle bakırdan yapılan tencereler çok etkilidir.
Aşağıda: Metal olmasına rağmen, sodyum bit' bıçakla rahatlıkla kesilebilir. Havayla temasa geçtiği anda reaksiyona girer, bu Ametaller çok zayıf iletkendirler. Fakat onların da kullanım alanları vardır. İyice yalıtılmış bir odada ısı kaybı olmaz ve böylece oda sıcaklığı belli bir seviyede tutulmuş olur. Aynı şekilde, eğer düşük sıcaklık istenirse ısı yalıtılmış bir odadan uzak tutulabilir.
nedenle yağın içinde tutulması gerekir. Suda tutulamaz çünkü suyla çok çabuk reaksiyona girer.
ELEKTRON VERME
Neden metal atomları elektronlarını bırakmak istiyorlar? Diğer bütün atomlarda olduğu gibi yörüngede oluşan eksi yüklü elektronlar artı yüklü çekirdek tarafından tutulurlar. Çoğu metallerin atomları, ametallerin atomlanndan daha büyüktür, bu nedenle en dıştaki elektronlar çekirdekten daha uzaktadır. Bu nedenle elektronlar üzerinde daha az bir çekim kuvveti vardır.
Dış etektronlannı kolaylıkla verme özellikleri, ısı ve elektriği iletebilmenin yanında ametallerle bileşik halinde bulunurlar. Bu bileşiklerin endüstride fazla bir kullanım sahası yoktur. Bu nedenle bileşikteki metalin ayrılması gerekir. Ayırma metodu, metalin hangi ametalle bileşik yaptığına bağlıdır. Bakır, bakır sülfürden sadece belli bir ısıya getirilerek ayrılabilir. Oysa alüminyumun, alüminyum oksitten ayrılabilmesi için karmaşık elektroliz işlemleri gerekir.
AMETALLERLE KARIŞMIŞ METALLER
Modern teknoloji bize metallerle ametalleri karıştırma imkânı vermiştir. Bu nükleer teknolojide oldukça yaygın bir şekilde kullanılmaktadır. Bu tip alaşımlara örnek olarak seramik ye metallerin karışmasını verebiliriz. Bu alaşım, metallerin bütün ısı iletme özelliklerini ve seramiklerin aşınmaya karşı dayanıklılık özelliklerini taşır. Bun-
stendir.'
Etol, ametal alaşımının makine sanayiinde kullanımına örnek. Tungsten karpid alaşımı sürtünmeden doğan ısıya daha dayanıklı olduğundan, kesici alet daha hızlı dönebilir ve daha uzun zaman dayanır.
EN YARARLI, EN ÇOK BULUNAN, EN DEĞERLİ VE EN AZ BULUNAN...
Demir, dünyanın her yanında bulunmaktadır ve tarih öncesi çağlardan beri pek çok şeyin yapımında kullanılmaktadır. Demir birlikte çıkarıldığı bileşikten ayrılmak zorundadır. Çeşitli işlemlerden sonra oluşan demir sonradan çelik yapımında kullanılır.
Dünyada en çok bulunan ikinci metaldir, alüminyum en çok bulunandır ve doğada alüminyum oksit olarak bulunur. Hafif ve güçlü atmasından dolayı mutfaklarda tencere ve diğer mutfak aletleri yapımında kullanılır.
Altın ise doğada saf olarak bulunur. Eski zamanlardan beri güzelliğinden dolayı değerli olmuştur ve yirminci yüzyılda da para piyasasının temelini oluşturmuştur. Dünyada çıkarılan altının üçte ikisi Afrikd'da çıkarılmıştır. Kolaylıkla çıkarılır veya külçeler halinde geniş güvenlik önlemleri altında saklanır veya mücevher yapımında kullandır.
Dünyada en az bulunan unnilhexi-umdur. Bu metal bir Rus araştırma laboratuvannda Kaliforniyuma oksijen izotopları ateşleyerek oluşturulmuştur. Saniyenin bir dilimi süresinde alfa parçacığı vererek hemen başka bir elemente dönüşür.
Daha önce de gördüğümüz gibi bugün önemi artan iki element germanyum ve silikondur. Elektronik endüstrisi bunların yarı i/etkenlik özelliklerine dayanır. Bun/arsız, bu-gün çok önem taşıyan bilgisayarlar, hesap makinaları, küçük radyo, televizyon ve teypler ûretilemeyecekü.
ALAŞIMLAR
Birçok metalin tek başına hiçbir değeri yoktur. Fakat başka metallerle karıştırıldıklarında, sertlik, ısıya dayanıklılık, güç gibi özellikleri geliştirilebilir. Ve o zamanda değerleri ham metallerden daha çok olur. Alaşımların özellikleri değişik molekül yapılarından dolayı, alaşımı oluşturan metallerden farklıdır. Alüminyum ve bakır gibi metaller çok zayıftırlar, fakat % 10 alüminyum ve % 90 bakırdan oluşan alaşımdan çok sert bir çelik ortaya çıkar.
Dünyada üretilen ilk alaşım bronzdur (Teneke ve bakır karışımı). Bu alaşım taş, araç ve silahların yerini aldı.
HER YERDE ASİT
Asitleri göz önüne getirirken, çoğumuz elbiseleri yiyen, metalleri eriten hatta et ve kemiğe bile zarar veren bir sıvı olarak düşünürüz. Oysa asitleri günlük yaşantımızda, heryerde kullanırız. Yediğimiz yiyeceklerde bile asit vardır. Hidroklorik asit çok yoğun olduğu zaman çok zehirlidir ve buharı bile boğucudur. Fakat aynı zamanda, mobilya cilasını oluşturan en önemli maddelerden biridir. Sirkede asetik asit vardır ve limon gibi meyvelere de ekşi tadı yeren sitrik asittir. Asitlerin güçleri farklıdır. Yoğun hidroklorik asit yoğun asetik asitten daha güçlüdür fakat, sitrik asit ne kadar yoğun olursa olsun zararsızdır.
Bazlar da evlerde kullanılır. Sabunlar, deterjanlar, bazlardan yapılmıştır. Fakat en çok kullanılan baz kireç taşıdır. Tarımda kullanımı çok yaygındır ve çimento ve beton yapımında kullanılan maddelerin en önemlisidir.
Asit ve bazlar kimyasal maddelerin en önemlisidir. En çok yakıcı olma özelliklerinden yararlanılır. Asitlere örnek: Nitrik asit. Ortaçağ kimyacıları bu aside aqua forıis (güçlü su) derlerdi, çünkü nitrik asitle hidroklorik asit karışımı sıvı gazları, altın ve platinyumu çözebiliyordu. Aşağıda bazı asitleri ve bazları ve yapabildikleri etkileri görebiliriz. Solda kükürt trioksit suyla, sülfirik asit oluştum, jk için reaksiyona giriyor; sağda ise sentetik bir elbise güçlü bir asit yüzünden oldukça zarar görmüş; ortada ise, bir baz olan kalsiyum oksit görülüyor. Asitler hasar vermenin yanında insan yararına da kullanılırlar.
FARK
Asit, hidrojen iyonu oluşturan bir madde olarak (H*), baz ise hidroksil (OH) iyonu oluşturan bir madde olarak tanımlanır. Ortaçağ kimyacıları asitlerin metalleri çözme kabiliyeti olduğunu biliyorlardı. Fakat bilmedikleri şey, çıkan gazın hidrojen gazı olduğuydu. Örneğin hidroklorik asitle çinkoyu reaksiyona sokarsak, çinko klorür ve hidrojen gazı açığa çıkacaktır. Yani asitte hidrojen vardır ve bu metali çözerek tuz oluşturur. Bazlar ne yapar? Potasyum hidroksitle, hidroklorik asidi reaksiyona sokarsak yine tuz çıkar, fakat hidrojen gazı çıkmaz. Asitteki hidrojene ne oldu? Hidrojen bazdaki hidrojen ve oksijenle birleşerek su oluşturmuştur. Yani bu bazın tanımı, asitle birleşince su ye buz oluşturan bu madde olabilir. Bakır oksit sülfirik asitle reaksiyona girerek bakır sülfat (bir tuz) ve su oluşturur. Fakat bakır oksit baz değildir. Zararsız bir katı maddedir.
19 Nisan 2009 Pazar
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder