batiskaf
İsviçre'li profesör Auguste Piccard, ha-vakürenin stratosfer katmanına balonla çıkan ilk insan olmuştu. Ünlü bilgin, daha sonra da, en derin denizlerin dibinde gözlemler yapmayı tasarladı ve bu amaçla batiskafı gerçekleştirdi. Piccard'ın batiskafından daha önce, Amerika'h Beebe, yine denizin derinliklerini incelemek için batisfer,i yapmıştı. Batisfer, çelikten, küre biçiminde bir odacıktı ve bir kabloyla ana gemiden denize indiriliyordu. Batisferin ineceği derinlik, kablonun uzunluğuyla sınırlıydı ve bu sınırın altında, kablonun kopması söz konusuydu. Beebe'nin batisferi, 1934'te 830 m. derinliğe ulaştı. Barton'un 1949'da yaptığıbenloskop ise 1500 m. derinliği aştı. Ancak, kablo salınımları yüzünden bu dalışların her ikisi de çok korkulu ve sıkıntılı oldu. Bunun üzerine Auguste Piccard. kabloya bağlı olmayan ve denizin derinliklerinde serbestçe dolaşabilecek bir aygıt yapmayı tasarladı.
Piccard'ın yaptığı batiskafın kabini 2 m. çapında, deniz diplerinin şiddetli basıncına karşı koyabilecek bir çelik küredir. Bu küreyi, sudan hafif bir sıvıyla (benzin) dolu. ince saçtan yapılmış bir şamandıra taşır. Batiskaf, iniş çıkış manevralarını benzin ve safra boşaltarak yapar. Safra, demir parçalarından ve kırıntısından ibarettir. Batiskafı kullanan, aygıt dipten yüzeye doğru yükselirken, çıkışını hızlandırmak istiyorsa, elektromıknatısların tuttuğu iri demir parçalarını bırakır; çıkışı ağırlaştırmak için de demir kırıntısı boşaltır. Demir kırıntısı pirinçten bîr huninin içindedir. Huninin ağzının çevresine de bir elektrik bobini yerleştirilmiştir. Bobinden akım geçtiği sürece, manyetik güçler, demir kırıntılarını tutarlar. Batiskafı kullananın akımı kesmesi halinde, demir kırıntısı, bir kum saatinden dökülen kum gibi akar gider. Akım, bir arıza sonucu kesilecek olursa, yine de tehlikeli bir durum doğmaz. Yalnızca, safranın tümü yok olacağı için batiskaf suyun yüzüne çıkar. Batiskafta denge sağlamlığı ve yön durumu bir kılavuz-halatla sağlanır. Eklem yerleri kauçukla doldurularak su geçirmez hale getirilmiştir. Lombozlar, camdan değil, basınca dayanıklı plexig-las'tan yapılmıştır. Görüş alanı, son derece kuvvetli projektörlerle aydınlatılmıştır. Bu aydınlıkta, deniz dibindeki canlılar âlemini bütün ayrıtılarıyla görmek mümkündür.
Auguste Piccard'ın batiskafı, başlangıçta başarı sağlayamamıştı. Fakat daha sonra, mürettebatsız olarak 1480 m. derinliğe inmiş ve kolaylıkla çıkabilmiştir. Bunun daha geliştirilmişi olan Fransız yapısı FNRS-3, 15 Şubat 1954'-te Dakar açıklarında, kaptan Houot ile mühendis Vi'illm olduğu halde 4050 m. derinliğe inmiştir. O günden bu yana, Fransa ve İtalya'da yapılan Archimede ve Trieste adlı batiskaflarla en derin deniz çukurlarına inilebilmektedir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder