20 Şubat 2010 Cumartesi

batiskaf

batiskaf

İsviçre'li profesör Auguste Piccard, ha-vakürenin stratosfer katmanına balon­la çıkan ilk insan olmuştu. Ünlü bilgin, daha sonra da, en derin denizlerin di­binde gözlemler yapmayı tasarladı ve bu amaçla batiskafı gerçekleştirdi. Piccard'ın batiskafından daha önce, Amerika'h Beebe, yine denizin derin­liklerini incelemek için batisfer,i yap­mıştı. Batisfer, çelikten, küre biçimin­de bir odacıktı ve bir kabloyla ana ge­miden denize indiriliyordu. Batisferin ineceği derinlik, kablonun uzunluğuyla sınırlıydı ve bu sınırın altında, kablo­nun kopması söz konusuydu. Beebe'nin batisferi, 1934'te 830 m. derinliğe ulaş­tı. Barton'un 1949'da yaptığıbenloskop ise 1500 m. derinliği aştı. Ancak, kablo salınımları yüzünden bu dalışların her ikisi de çok korkulu ve sıkıntılı oldu. Bunun üzerine Auguste Piccard. kab­loya bağlı olmayan ve denizin derinlik­lerinde serbestçe dolaşabilecek bir aygıt yapmayı tasarladı.

Piccard'ın yaptığı batiskafın kabini 2 m. çapında, deniz diplerinin şiddetli basıncına karşı koyabilecek bir çelik küredir. Bu küreyi, sudan hafif bir sı­vıyla (benzin) dolu. ince saçtan yapıl­mış bir şamandıra taşır. Batiskaf, iniş çıkış manevralarını benzin ve safra bo­şaltarak yapar. Safra, demir parçaların­dan ve kırıntısından ibarettir. Batiska­fı kullanan, aygıt dipten yüzeye doğru yükselirken, çıkışını hızlandırmak isti­yorsa, elektromıknatısların tuttuğu iri demir parçalarını bırakır; çıkışı ağır­laştırmak için de demir kırıntısı boşal­tır. Demir kırıntısı pirinçten bîr huni­nin içindedir. Huninin ağzının çevresi­ne de bir elektrik bobini yerleştirilmiş­tir. Bobinden akım geçtiği sürece, man­yetik güçler, demir kırıntılarını tutar­lar. Batiskafı kullananın akımı kesme­si halinde, demir kırıntısı, bir kum saatinden dökülen kum gibi akar gider. Akım, bir arıza sonucu kesilecek olur­sa, yine de tehlikeli bir durum doğmaz. Yalnızca, safranın tümü yok olacağı için batiskaf suyun yüzüne çıkar. Ba­tiskafta denge sağlamlığı ve yön duru­mu bir kılavuz-halatla sağlanır. Eklem yerleri kauçukla doldurularak su ge­çirmez hale getirilmiştir. Lombozlar, camdan değil, basınca dayanıklı plexig-las'tan yapılmıştır. Görüş alanı, son de­rece kuvvetli projektörlerle aydınlatıl­mıştır. Bu aydınlıkta, deniz dibindeki canlılar âlemini bütün ayrıtılarıyla gör­mek mümkündür.

Auguste Piccard'ın batiskafı, başlan­gıçta başarı sağlayamamıştı. Fakat da­ha sonra, mürettebatsız olarak 1480 m. derinliğe inmiş ve kolaylıkla çıkabil­miştir. Bunun daha geliştirilmişi olan Fransız yapısı FNRS-3, 15 Şubat 1954'-te Dakar açıklarında, kaptan Houot ile mühendis Vi'illm olduğu halde 4050 m. derinliğe inmiştir. O günden bu yana, Fransa ve İtalya'da yapılan Archimede ve Trieste adlı batiskaflarla en derin deniz çukurlarına inilebilmektedir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder