20 Şubat 2010 Cumartesi

krank mili

krank mili

Görünüşüyle bildiğimiz marangoz mat­kabını andıran ve onun gibi bir kol va­sıtasıyla çalışan kran miline "manivela mili" de denir. Genellikle dövme de­mirden yapılmıştır. Krank mili, biyel koluyla motorun pistonuna bağlıdır. Pistonun, biyel kolu aracılığıyla krank milinin dirsekleri üzerine yaptığı ba­sınç, mili döndürür. Bu dönme ha­reketi de, bir iletim düzeniyle, oto­mobilin tekerleklerine aktarılır. Krank mili üzerindeki dirsekler, milin ekseninden bir hayli çıkık olduklarından, dönme sırasında bir dengesizlik durumu meydana getirebilirlerdi. Bu sakınca, dirseklerin ağırlığına eşit bi­rer denkleştirme kitlesiyle önlenmiştir. Krank milini donatan küçük eksenle­re, biyel kolu ayaklan eklemlidir. Her biyel ayağı için bir eksen vardır. Ancak "V" tipi motorlarda, iki biyel ayağı, bir eksene eklemlidir. Motor kuvvetinin krank miline ile­tilmesi sırasında motordan kuvvetin akışı düzenli değildir. Bazı anlar var­dır ki, krank miline başka anlardakin-den daha fazla kuvvet biner ve mil, daha hızlı dönmek zorunda kalır. Bu durum, krank milinde bir burulma tireşimi meydana getirir. Bu titreşim, titreşim amortisörü veya "damper" adı verilen ve bir çift küçük volanı olan bir aygıtla kontrol altına alınmıştır. Bu aygıt olmasaydı, krank mili, belli bir hızdan sonra, aşırı burulma nedeniyle kırılabilirdi.

Vantilatör kayış kasnağı da, buna ta­kılı durumdadır. Krank mili, teker­leklerden başka, motorun diğer eklem­li parçalarını (karbüratörü besleyen pompa, yağlama ve su pompaları, elekt­rik akımını sağlayan dinamo, vantila­tör gibi) harekete geçirir. Dört devirli motorların ölü anlarında, pistonlar itici güç sağlamadıkları za­man, krank milinin ucuna yerleştiril­miş volan tarafından biriktirilmiş ener­jinin bir bölümü, iletim düzeniyle ak­tarılmaya devam eder.

biyel kolu

Biyel kolu. pistonu krank miline bağ­layan ve pistonun doğrusal gidip gel­me hareketini, krank milinin sürekli dönme hareketine çeviren parçadır. Dövme çelikten ya da çok dayanıklı bir alUminvum alaşımından yapılmış olan biyel kolunun, içleri oyuk bir baş, bir de ayak kısmı vardır. Ayak kısmı, pistonun eksenine. baş kısmı ise. krank milinin eksenine eklemlidir. Biyel ko­lunun orta kısmına biyel gövdesi denir. Hareket halindeki biyel kolu. bilindi­ği gibi. sürekli bir sürtünme durumun­dadır. Bu sürtünmenin biyel koluna

zarar vermemesi için. biyel başının içi­ne, "regula yatağı" denilen kurşun ya da kalay alaşımından yapılmış, aşınmaz yataklar yerleştirilmiştir. Bi­yel kolunun aşırı ısınması veya eksik ya da hatalı yağlama sonucunda regu­la yatakları erir ki, bu olaya "biyel akması" denir. Bu durumda motordan büyük gürültüler çıkar, motor derhal durdurulmayacak olursa, biyel kolu kırılır ve karter delinir. Krank muindeki yağlama kanalların­dan gelen yağ, biyel kolu başındaki deliklerden geçerek, biyel kolu yağla­ma kanalını besler. Büyük bir hızla dönen küçük silindirli motorlarda, regula'nın yerini iğneli bir rulman alır. Böylece, biyel başının yağlanması ko laylaşmış olur.

supaplar

Supaplar, motorun en çok çalışan par­çalarıdır. Her silindirin iki supabı var­dır. Bunlar ısıya dayanabilecek kalite­de, özel bir çelikten yapılmıştır. Hız­lı bir tempoyla, silindirlerin enime ve egzoz deliklerini açıp kapamak suretiy­le, yanıcı gazları alır, yanmış gazları atarlar. Dakikada 4000 devir yapan bir motorda, supaplar, her yüz saniyede bir açılıp kapanırlar. Supapların açılması, krank milinin çalıştırdığı tevzi milinin dişlileri tarafından, kapanması ise yay­larla sağlanır.

Bazı motorlar, hidrolik supaplarla do­natılmışlardır. Bunlar sessiz çalışırlar.

kam mili

Buna "eksantrik mil" de denir. Çelik­ten' yapılmış olan bu parça, motorda, krank miline paralel olarak yer alır. Kam milinin üzerinde,, "kam" adı ve­rilen birtakım çıkıntılar bulunur. Bu kamlar, kam milinin dairesel hareke­tini doğrusal harekete çevirerek, su­papların açılıp kapanmasını sağlarlar. Kamlar, kam milinin üzerine o şekil­de yerleştirilmiştir ki. silindirlerdeki emme ve egzoz supaplarını, motorun dört devirli çalışma düzenine uyacak biçimde açıp kaparlar. Kam mili, hareketini krank milinden alır, krank miline yarı dişliler veya zincir dişlileri vasıtasıyla bağlıdır. Krank milinin yarım devriyle, bir tam devir yapar, yani motorun hızının yarı­sı kadar bir hızla döner. Kam milinin hareketini sağlayan çar­kın diş sayısı, krank miline ait çarkın diş sayısının iki katıdır. Krank milinin her devrinde, kam mili, üzerindeki kamlara bağlı olarak çalışan düzenle, silindirlerin emme ve egzoz supapları­nın açılıp kapanmasına ve distribütör­lerin çalışmasına kumanda eder. Silindirleri bir sıra halinde düzenlen­miş motorlarda, kanı mili, silindir hlo-kunun alt kısmında bulunan yatakla­ra oturtulmuştur. Buna karşılık, "V" tipi silindir düzeni olan motorlarda ise. bu mil. silindir bankoları arasında ve krank milinin üstünde ver alır.

karbüratör

Silindirlerde patlayacak olan hava ve benzin buharı karışımının daha önceden hazırlanmış ve belirli bir dozda olması gerekir. Bu görevi karbüratör yapar. Karbüratörler, aldıkları gaz karışımı­nın karbüratöre giriş yönüne göre, ya­tay karbüratör, dikey karbüratör ve ters karbüratör diye adlandırılırlar. Karbüratör başlıca iki bölümden mey­dana gelir: Benzin haznesi ve benzin buharıyla havanın karıştığı karbürasyon haznesi. Benzin haznesine bir boruyla gelen benzin, bir şamandıra ile bunun üstündeki bir tıkaç tarafından belirli bir düzeyde tutulur. Bir miktar benzin emildiğinde, benzin haznesindeki benzin seviyesi alçalır ve şamandıra aşağı iner. Şamandıraya bağ­lı tıkaç da alçalarak, tıkamakta oldu­ğu benzin borusunu açar. Bunun üzeri­ne, benzinin seviyesi tekrar yükselir ve onunla birlikte şamandıra da yükse­lerek, tıkaç, boruyu tekrar kapatır. Ve bu çalışma, böylece sürüp gider. Silindir biçimindeki karbürasyon haz­nesi, hem dışardaki havayla, hem de motorla bağlantılıdır. Karbürasyon haznesiyle benzin haznesi arasındaki bağlantıyı ise jikle denilen boru sağlar. Jikledeki benzin seviyesi ile benzin haz­nesindeki benzin seviyesi aynıdır. Mo­tor durduğu zaman, jikledeki benzin, jikle deliğinden taşmayacak seviyede kalır. Motor çalışırken, emme supabı­nın açıldığı ve silindirle karbüratör arasında bağlantı sağlandığı sırada, si­lindir aşağı inince, karbürasyon haz­nesine hava girer. Hava akımı, jiklenin yanındaki bir boruyla daha da şiddet­lendirilir. Benzinin belirli orandaki hava ile karıştırılarak püskürtülmesi böylece gerçekleşmiş olur. Karbürasyon haznesinin çıkışında, gaz kelebeği denilen bir kapakçık bulunur. Gaz pedalı tarafından çalıştırılan ve bir eksen çevresinde hareket eden gaz ke­lebeği, jikleden sonraki karbürasyon bölmesini açıp kapamak suretiyle, mo­tora islenilen ölçüde yürütücü gücü verecek miktardaki gazın akımını dü­zenler.

Motorda, silindir sayısı kadar, gaz em­me borusu bulunur. Karbüratörün, ayrıca, yakıtı süzmeye yarayan bir benzin filtresi ile, tozları tutan bir hava filtresi vardır.

gaz pedalı

Otomobilin, kullanılması en fazla dik­kat isteyen parçası budur. Çünkü, sü­rücüye çok güçlü olduğu duygusunu veren, gaz pedalıdır. Direksiyon başına geçen kimse, kendisini hız sarhoşluğu­na katırıp, gelişigüzel gaza basmaktan sakınmalıdır.

Gaz pedalı, motorun yakıtla beslenme­sini, dolayısıyla gücünü, sürekli olarak kontrol altında tutar. Pedal, bir çubuk­lar düzeni aracılığıyla, gaz kelebeğinin açılıp kapanmasını sağlar. Pedala basıldığı ölçüde, gaz kelebeği de açılır ve bunun sonucu, daha büyük hacimde gaz emen motorun gücü artar.

</DIV>

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder