20 Mart 2010 Cumartesi

fotoğrafçılık

Fotoğrafçılık, karanlık odada beliren görüntüyü cam, kâğıt gibi ışığa karşı hassas bir yüzey üzerinde tespit etme usûlü ve tekniğidir, italyan mimarı Ciacomo Delki Porta'-nın karanbk odasıyla 16'ncı yüzyıldan itibaren, fotoğrafçılığın optik prensibi uygulama alanına girmiştir. Gerçekten­de, kapalı bir kutunun bir yüzeyi üze­rine küçük bir delik açılacak olursa, bunun karşısına düşen yüzeyde, dışar-daki bir cismin görüntüsü, ters olarak beliriyordu. Ancak, bu görüntü, kalıcı bir şekilde nasıl tespit edilebilirdi? Bu soru, uzun bir süre cevapsız kalmış ve nihayet, ilk defa 1813 yılında, Ni-cephore Niepce adlı Fransız, görüntü­yü tespit etmeye muvaffak olmuştur. Fransa'nın Chalon-sur-Saone civarında­ki malikânesinde, motorlu gemi imâlin­den çivit otu ziraatine; litografyadan kimyaya kadar pek çok konuda çalış­malar yapan Niepce, litografya taşları­nı asitlerin tahribinden korumak için kullandığı verniklerin üzerinde ışığın etkisini denedi. Bu denemeden olumlu sonuç alınca da, karanlık odayı geliştir­meye koyuldu ve ona, bir iris diyaframı ile bir körük ekledi. Daha sonra da, ışı­ğın doğrudan doğruya zift kaplı bir çinko üzerinde bir görüntü oluşturma­sını sağladı ve bu görüntüyü asitle etkile­yerek, baskıya elverişli duruma getirdi. Niepce, fotoğrafçılık tekniğinin başlan­gıcını teşkil eden bu yeni gravür usûlü­ne helyografı adını verdi. Ancak, zift, ışığa karşı pek hassas olmadığından, gö­rüntünün sekiz saat güneşte beklemesi gerekiyordu. Bu süre içinde de, gölge durumunda meydana gelen değişiklik­ler, görüntüyü bozuyordu. Bu soruna bir çözüm yolu bulan, yine bir Fransız oldu: Jacques Daguerre. Araştırma merakı Niepce'ten hiç de aşa­ğı olmayan Daguerre, bir gün, şu hari­kulade gerçeği ortaya çıkardı: Daguerre, ışıkla etkilenmiş bir gümüş iyodür lev­hasını, içinde çeşitli kimyasal madde­lerin bulunduğu bir dolaba koymuştu. Bir süre sonra dolabı açınca, levhanın üzerinde bir görüntünün oluştuğunu hayretle gördü. Dolaptaki bütün mad­deleri teker teker inceledi ve sonunda, bu olaya civanın yol açtığı sonucuna vardı. Böylece, bir görüntüyü belirgin hale kovacak madde bulunmuştu.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder