2 Mart 2010 Salı

Dinamo

Buluşların çoğu, hiç umulmadık yollar­la gerçekleştirilmiştir. Belçikalı maki­nist Zenobe Gramme'ın buluşu da böy­le olmuştur. Adı geçen makinisti 1870 te ilk dinamoyu yapmaya yönelten se­bep, temizlik merakıydı. Bir gün, Gram-me, süs eşyalarının galvanize edildiği atelyesinde, kullanılmış pillerin kurşunî-yeşil artıklarını tiksintiyle seyrederken, yanında bulunan iş arkadaşlarına: "Elektrik akımını daha temiz yollardan üretemez miyiz?" Diye sormuş ve he­men kollarını sıvayıp, uğraşa uğraşa, sonunda, ünlü jeneratörünü yapmayı başarmıştı. Bu jeneratörde, yumuşak demirden, kalın çaplı ve üzerine bakır tel sarılı bir halka yer almaktaydı. Hal­ka, bir eksen üzerine yerleştirilmişti ve bir buhar makinesi tarafından, kuvvet­li bir elektromıknatısın çeneleri arasın­da hızla döndürülüyordu. Dönüşün oluşturduğu magnetik alan değişiklikle­ri ise, bir doğru akım meydana getiri­yordu. Görüldüğü gibi, dinamonun te­meli, devamlı bir mıknatısın alanında bulunan bir iletken devre üzerinde, bir elektrik akımının vücuda gelmesidir. Dinamo, Gramme'dan bu yana, büyük ölçüde geliştirilmiştir. Üstelik, pek yay­gın olarak kullanılmaktadır. Dinamo, normal çalıştığında, alternatif akım ve­rir. Doğru akım elde etmek için, dina­moya bir toplaç eklenir. Dinamonun en önemli özelliklerinden birisi de, tersinir olmasıdır. Gerçekten de, dina­monun dönecini bir patlamalı motora ya da suyla çalışan bir türbine bağla­mak suretiyle döndürecek olursak, dina­mo, kendisine verdiğimiz mekanik ener­jiyi, elektrik enerjisi haline dönüştü­rür. Bunun tersini yaptığımızda, yâni dinamoya elektrik enerjisi verdiğimiz zaman ise, mekanik enerji elde ederiz: Dönecin dönmesiyle dinamo bir elektrik motoru durumuna gelir. Yeldeğirmeninin küçük çarkı da, bize, bir tersinirlik örneği vermektedir: Çark çalıştırılınca, bir hava akımı meydana getirir; çark kendi hâline bırakılınca, bu sefer de onu, hava akımı döndürür. Dinamonun tersinirliği, 1873'te, Viya­na'da bir sergiye katılan mühendis Hip-polyte Fontaine tarafından, tesadüfen keşfedilmiştir. Bir montaj hatâsı yapan Fontaine. bir dinamoyu, iki yüz elli metre ötede çalışmakta olan bir maki­neye bağlamıştı. Dinamo da, akım alır almaz, dönmeye koyulmuştu... Demek ki, bu jeneratörden, devitken olarak yararlanılabilirdi. Bu keşif, Fontaine'de "güçleri uzaklara iletmek" düşüncesini yarattı.,,

 

1 Devitken mil

2 Indüklenen

3 Indüklenen bobinleri

4 Toplaç şeritleri

5 Toplaç kasnağı

6 Kömür

7 Indükleyen

8 Indükleyen sarımı

Dinamolar, motor olarak, lokomotiflere, takım makinelerine ve kullandığımız makinelere varıncaya kadar pek çok ara­cı çalıştırdıkları gibi; akım jeneratörü olarak da, sayısız devitken dinamoya ha­reket enerjisi vererek, milyarlarca am­pulün, dünyamızı ısıtmasını sağlarlar. Dinamo, uzak yerlere çok ucuza elektrik akımı sağlamak üzere, yalnızca al­maşık akım üretecek şekilde yapılmış­sa, alternatör adını alır. Almaşık akım, belirli bir frekansa (saniyedeki almaş­ına sayısı) göre sürekli olarak yön de­ğiştirir. Alçak frekanslı almaşık akım­lar, aydınlatmaya elverişli değildirler.Çünkü kesik kesik ışık verirler. Sani­yede 50 devirlik frekansa sahip akım­lar, bu kesikliği önler. Yüksek frekans yüzünden aydınlanma süreleri birbirine o kadar çok yaklaşır ki, ışıkların art ar­da gelen görüntüleri, gözün ağtabakası-na, sürekli ışık olarak düşünce, göz de bunları bir bütün hâlinde algılar.

2 yorum:

  1. dinamo sarımı yapmasını bilen arkadaşlar varsa bu konu altına yazılarını yazarlarsa sevinirim. tahminimce dinomo sarımı telerin sayısınıa göre baır teller kullanılarak dül diken şişin üzerine sarılıyor.

    YanıtlaSil
  2. Suyla çalışan dinamolara aslında su değirmenide denebilir. Suyun vermiş olduğu akıntı gücü pervaneyi çevirir. Dönen pervanede mili çevirerek dinamoyu çevirir.Dinamoda elektrik üretir.

    YanıtlaSil