Buluşların çoğu, hiç umulmadık yollarla gerçekleştirilmiştir. Belçikalı makinist Zenobe Gramme'ın buluşu da böyle olmuştur. Adı geçen makinisti 1870 te ilk dinamoyu yapmaya yönelten sebep, temizlik merakıydı. Bir gün, Gram-me, süs eşyalarının galvanize edildiği atelyesinde, kullanılmış pillerin kurşunî-yeşil artıklarını tiksintiyle seyrederken, yanında bulunan iş arkadaşlarına: "Elektrik akımını daha temiz yollardan üretemez miyiz?" Diye sormuş ve hemen kollarını sıvayıp, uğraşa uğraşa, sonunda, ünlü jeneratörünü yapmayı başarmıştı. Bu jeneratörde, yumuşak demirden, kalın çaplı ve üzerine bakır tel sarılı bir halka yer almaktaydı. Halka, bir eksen üzerine yerleştirilmişti ve bir buhar makinesi tarafından, kuvvetli bir elektromıknatısın çeneleri arasında hızla döndürülüyordu. Dönüşün oluşturduğu magnetik alan değişiklikleri ise, bir doğru akım meydana getiriyordu. Görüldüğü gibi, dinamonun temeli, devamlı bir mıknatısın alanında bulunan bir iletken devre üzerinde, bir elektrik akımının vücuda gelmesidir. Dinamo, Gramme'dan bu yana, büyük ölçüde geliştirilmiştir. Üstelik, pek yaygın olarak kullanılmaktadır. Dinamo, normal çalıştığında, alternatif akım verir. Doğru akım elde etmek için, dinamoya bir toplaç eklenir. Dinamonun en önemli özelliklerinden birisi de, tersinir olmasıdır. Gerçekten de, dinamonun dönecini bir patlamalı motora ya da suyla çalışan bir türbine bağlamak suretiyle döndürecek olursak, dinamo, kendisine verdiğimiz mekanik enerjiyi, elektrik enerjisi haline dönüştürür. Bunun tersini yaptığımızda, yâni dinamoya elektrik enerjisi verdiğimiz zaman ise, mekanik enerji elde ederiz: Dönecin dönmesiyle dinamo bir elektrik motoru durumuna gelir. Yeldeğirmeninin küçük çarkı da, bize, bir tersinirlik örneği vermektedir: Çark çalıştırılınca, bir hava akımı meydana getirir; çark kendi hâline bırakılınca, bu sefer de onu, hava akımı döndürür. Dinamonun tersinirliği, 1873'te, Viyana'da bir sergiye katılan mühendis Hip-polyte Fontaine tarafından, tesadüfen keşfedilmiştir. Bir montaj hatâsı yapan Fontaine. bir dinamoyu, iki yüz elli metre ötede çalışmakta olan bir makineye bağlamıştı. Dinamo da, akım alır almaz, dönmeye koyulmuştu... Demek ki, bu jeneratörden, devitken olarak yararlanılabilirdi. Bu keşif, Fontaine'de "güçleri uzaklara iletmek" düşüncesini yarattı.,,
|
1 Devitken mil
2 Indüklenen
3 Indüklenen bobinleri
4 Toplaç şeritleri
5 Toplaç kasnağı
6 Kömür
7 Indükleyen
8 Indükleyen sarımı
Dinamolar, motor olarak, lokomotiflere, takım makinelerine ve kullandığımız makinelere varıncaya kadar pek çok aracı çalıştırdıkları gibi; akım jeneratörü olarak da, sayısız devitken dinamoya hareket enerjisi vererek, milyarlarca ampulün, dünyamızı ısıtmasını sağlarlar. Dinamo, uzak yerlere çok ucuza elektrik akımı sağlamak üzere, yalnızca almaşık akım üretecek şekilde yapılmışsa, alternatör adını alır. Almaşık akım, belirli bir frekansa (saniyedeki almaşına sayısı) göre sürekli olarak yön değiştirir. Alçak frekanslı almaşık akımlar, aydınlatmaya elverişli değildirler.Çünkü kesik kesik ışık verirler. Saniyede 50 devirlik frekansa sahip akımlar, bu kesikliği önler. Yüksek frekans yüzünden aydınlanma süreleri birbirine o kadar çok yaklaşır ki, ışıkların art arda gelen görüntüleri, gözün ağtabakası-na, sürekli ışık olarak düşünce, göz de bunları bir bütün hâlinde algılar.
dinamo sarımı yapmasını bilen arkadaşlar varsa bu konu altına yazılarını yazarlarsa sevinirim. tahminimce dinomo sarımı telerin sayısınıa göre baır teller kullanılarak dül diken şişin üzerine sarılıyor.
YanıtlaSilSuyla çalışan dinamolara aslında su değirmenide denebilir. Suyun vermiş olduğu akıntı gücü pervaneyi çevirir. Dönen pervanede mili çevirerek dinamoyu çevirir.Dinamoda elektrik üretir.
YanıtlaSil